Sizlere küçük yaşta ailemde işitme engelli bir fert bulunmasından ötürü ana dilim olarak öğrendiğim sonrasında da öğretme fırsatı bulduğum Türk İşaret Dili ile ilgili bilgiler vermek istiyorum.
Türk İşaret Dili ilk olarak 30 Eylül 1889 yılında kurulan ``Yıldız Sağırlar Okulu`` olarak eğitim faaliyetlerine başladı. Şimdilerde bu okul Yıldız Teknik Üniversitesi olarak eğitim-öğretime devam etmektedir.
İşaret dili, işitme engelli bireylerin kendi aralarında ve bizlerle iletişim kurarken kullandıkları el hareketleri ve yüz mimiklerinden oluşan görsel bir dildir. Konuşma dili gibi zengin bir yapıya sahipken yazı dili olarak yalındır, hem soyut hem de somut kavramları içermektedir.
Dünyada yapılan araştırmalar 100`e yakın işaret dili olduğunu göstermekte başta uluslararası kabul edilen parmak alfabesi zamanla ülkelere göre revize edilerek her ülke farklı ve kendine özgü işaret diline sahip olmuştur.
Benim yolculuğum ,sağır kültürüne aşinalığım neredeyse doğumumdan itibaren başladı. Bazen bu sessiz dünyayı kabul etmek bazen de yabancılaşmak zamanla benliğimi oluşturan temel taşlar oldu.
Dört yıl öncesinde işaret dili tercümeleri yapmaya başladım, başlarda tek isteğim bu dünyayı başkalarının gözünden tanımaktı. Sağlıklı aile yapısında çocuk olmak ne demek onu öğrenmekti. Fakat yol beni işaret dili eğitmenliğine ardından özel eğitim danışmanlıklarına itti.
Engelliler Meclisi sayesinde farklı engel gruplarıyla çalışma fırsatı yakaladım. Yıl içerisinde iki kez gerçekleştirilen farkındalık konserlerinde ellerim işitme engellilerinin sesi oldu ve olmaya da devam ediyor.
Ailemin ve genel olarak engeli olan bir çocuğa sahip ailelerin ortak sorunu durumu kabullenmek ve ilerleyen yaşamını şekillendirmek için uğraşmamalarıdır.
Engelinizi kabullenmek, çocuğunuzu anlamak onun için çaba sarf etmek sizi toplumdan ötekileştirmez aksine vazgeçilmez bir parçası haline getirir.
Bir dil bir insan bir işaret 466 milyon işitme engelli demektir.
Sevgiyle kalın...