MUTLULUK KARMAŞASI

05.05.2021


Geçenlerde kendimi ne kadar mutlu ettiğim ya da edeceğim konusunda birçok soru sordum kendime. Emin olun ki kendi içinize, içinizi açmak en zorudur. Karşılaşacağınız eksiklikler, fazlalıklar hep bir yanınızda sızıya sebep olacak, belki de günlerce uykularınızı kaçıracaktır. Hangimiz kendine vermesi gereken değeri verip, kendini mutlu ediyor? En son hoşunuza giden bir şeyi ne zaman yaptınız? Çoğu insan çok uzun zaman önce bıraktı kendisini mutlu edebilmeyi. Kitap okumayı sevenler, yoğun hayatın içinde kitap okumayı unutacak hale geldi ve kendisini bu yoğunluğa adadı. Birini sevmek ve birileri tarafından sevilmek isteyenler karşılığını alamayacağını düşünerek, düşüncelerini ve isteklerini karaladı. Kim kendini mutlu etti ki? Herkes bir tarafa dağıldı, kimse kendini mutlu etmek istemedi.

 Her gün en az bir saat oturup, kendini tartan ve kendini tanımak isteyen biri vardı. Yapamadı. Artık o gökyüzündeki yıldızlara bakacak vakti bile kendisinde göremedi. Örgü örmeyi seven biri yoğunluktan artık örgü öremez hale geldi. Kimler en sevdiği yemekleri yapıp, kendini güzel bir akşam yemeğiyle ödüllendirdi? Kapıldık. Yoğunluğumuza kapıldık. Yoğunluğumuzun sonucu olan yorgunluğumuza takılıp kaldık. Her güne uyandığımızda artan ağrılarımıza söylenmekle başladık, her günü içinden bir türlü çıkamadığımız işlerimize, hedeflerimize, yoğunluğumuza söylenerek kapattık. Kendimi bu zamana kadar öyle böyle de olsa mutlu eden ben son zamanlarda kendimi mutlu edemediğimi fark ettim. Elbette hayatta kendimi sürekli mutlu edemezdim fakat mutlu ettiğim dakikalar o kadar azaldı ki, artık kendime çeki düzen vermeye karar verdim. Çok yetenekli olmadığım fakat çaldığımda bana neşe katan piyanomun beyaz ve siyah tuşların arasında tekrar kaybolmayı özlediğimi fark ettim. Romantik filmler izlediğimde mutlu olduğumu anımsadım. Kendimi geleceğin içinde kaybetmek yerine artık daha doğru stratejilerle geleceğimi planlayarak, kendimi mutsuz etmek istemediğimi anladım. Her şeyden önce kendimi daha iyi tanımaya karar verdim. Aynaya baktığımda sürekli çatık olan kaşlarımı mutlulukla düzeltmeye karar verdim. Ve en önemlisi ise kendimi mutlu edebilmenin yolunun kendime bir şeyler katmak olduğunu fark ettim. Artık bir şeylerin üstünü çizip karalamıyorum. 

Ben bu konuda kapana kısılmış, çaresiz hissederken, aslında kısılmış olduğum kapanın yine kendi umutsuzluğum olduğunu anladım. Mutluluğumuzun önüne geçen şey yoğunluk ya da onun sonucu yorgunluk değil. Mutluluğumuzun önüne geçen tek şey umutsuzluk. Ben umutsuzluğa düştüğümde engelledim hayatımı. Hepimizin her şeye vakti var. Kendimizi mutlu etmeye neden vaktimiz olmasın? Bugün piyanomun bir tuşuna basıp kendimi neşelendirdim. Yarın biliyorum ki piyanomun tuşlarına basıp, şarkılar söyleyeceğim. Umutsuzluğumun esiri değil, mutluluğumun efendisi olacağım. Geçen dakikalarda artık umutsuzluğum değil mutluluğum güçlenecek. Fark edin, mutluluğunuz üstünü karalayıp, yaslara boğacağınız kadar değersiz değil. Onu çizip daha sonra renklendirmek sizin elinizde. Geriye dönüp baktığınızda mutsuzluklarla cebelleşmiş birini değil de mutluluklarıyla hayatını güzelleştirmiş birini hatırlayın. 


AYŞE TÜVANA ACAR